ÖTEYE YOLCU VAR

ÖTEYE YOLCU VAR

ÖTEYE YOLCU VAR

  • Sizde mi aynı uçağı bekliyorsunuz? Dört saat oldu. Beklenmedik ertelemeler…
  • Ben bekliyorum. Bekliyordum. Yaşıyorsan gecikirsin. Dilerseniz size bir bira ısmarlayayım, söyleşiriz.
  • Oo! Teşekkürler. Birlikte gidelim. Bira içmem. Ben kendime şarap alayım. Siz kendinize bira.
  • Gecikmeler, belki de yetişmelerdir, kaçırmış olduklarımıza. Bakın, sizinle karşılaştık. Gecikme olmasa belki hiç,,,
  • İnanırım, öyle anlar olur. Karşılaşılır. Kısadır süre. Yoğundur.
  • Nereden biliyorsunuz böyle bir karşılaşma olduğunu? İki sıradan insanız. Bu karşılaşmamızda olağanüstülük varmış gibi mi geliyor size?
  • Siz de baştan beri duyuyorsunuz olağanüstülüğü. Sorgulamayın. Açık insanlarız ikimiz de. Duyuyorum.
  • İki açık yolcu. Bekleyen yolcu. Eşikte olan. Merhaba demeden. Havadan sudan konuşmadan. Gereksiz konuşmaların uzağında. Doğrudan. Bir yolculuğun eşiğinde iki yolcu. Adlarımızı söylemeden, işimizi konuşmadan. Başka bir konuşma alanına geçiverdik birden. Büyü gibi…
  • Rüya gibi. Ne konuşacağımızı bilmeden. Konuşmaya açık olduğumuzu, birbirimize tehdit oluşturmadığımızı anladık.
  • Muhabbet alanına…
  • Yoo, çok erken. Kolay değil insan tanımak. İhtiyat payı bırakmalı. İki yolcuyuz. Yoldaş mıyız?
  • Nereye? Ayrı bir alandayız ya, konuşma alanında. Bir oyun alanında. Birlikte. Öyle değil mi?
  • Elbette. Yoksa uzamazdı konuşmamız bu kadar. Farklı bir boyutuna geçtik belki iletişimin. Sanki yıllardan beri “biri karşımıza çıksa da bu boyutta konuşsak” der gibiyiz.
  • Haklısınız. Hakkını verelim bu anın. Uçak gelecek. Bineceğiz, yolculuğumuz bitecek. Oysa herkes için yolculuk uçağa binince başlıyor.
  • Bizimki, bulduğumuz, bulduğumuzu sandığımız, paylaşabildiğimiz, umarım paylaşabileceğimiz ayrı, ayrık bir konuşma boyutuna yolculuk.
  • Yolculuk uzamda bir noktadan farklı bir noktaya gitmek değil her zaman. Farklı yolculuklar var.
  • Nasıl da yakın düşünüyoruz. Belki de uzak. Düşün ülkeleri arası yolculuk!
  • Bu yolculukları yapabilmek için düşündeşine gerek var. Düşündeşinle çıktığın yolculuk.
  • Çıkıyoruz o halde düşüncül yolculuklara.
  • Şarap kadehiniz çabucak boşaldı. Biram duruyor şimdilik. İster miydiniz?
  • Teşekkürler. Şaraba gerek yok. Gidiyoruz. Yol göründü.
  • Tekrar sorayım: Nereye?
  • Öteye.
  • Bu dünyadaki öteye. İkimizin bulunduğu boyuttan gidilecek öteye. Beride olanları aşarak, ötenin arkasında kalanı.
  • Sıradan yaşamın insanları yola çıkarlar, yeni yerler, yeni insanlar, yeni yaşam biçimleri görmek için. Beriden yola çıkarlar, beride kalırlar.
  • Öteye yolcu var, nereden gitsin?
  • Kendi içinden çıksın yola.
  • Kendi içine giremeyen nasıl çıksın kendi içinden geçerek yola?
  • Kendini kendi dışında yaşayanlar… Kendine sahip çıkamayanlar. Kendini başka biri sananlar. Yol insanın kendi içinden geçer. Birçok kez. Kendinden öteye. Öteden kendine. Zaman zaman beriye de düşerek.
  • Yola çıkmak budur. Yol, beriden öteye açılan yol.
  • Yürüdükçe hep ötede kalınmıyor. Yaşananın anlaşılması için beriye geri dönülecek. Orada düşünülecek yaşananlar üzerine. Yolculuk defterleri gözden geçirilecek. Bunun için yeniden kendi içimize açılan yola düşülecek. Yaşananlar orada yoğrulacak, yorumlanacak. Yolcu, kendini ve yaşadığı beriyi daha “iyi”, daha “zengin”, daha “dolu” anlayacak,
  • Öte-beri-ben-öte… belli bir rotası var mı yolculuğun?
  • Olmamalı biliyorsunuz. Rota varsa hep berideyizdir. Biz ötecileriz.
  • Bu deyişinizi beğenmedim. Demirci, camcı gibi. “Öteci” diye biri olamaz. Neden biliyor musunuz? Sabah evden çıktınız. Ev nerede? Evler beride olur genellikle. Güvenlidir. Sıcaktır, evler. Öyle olmasa da öyle olsun isteriz. Berideki değişik kültürlerde ev bir kaledir. Sığınırsın. Ev berinin merkezidir. Evet, sabah evden çıktınız. Soruyorlar: Nereye? Yanıtınız: Öteye.
  • Biz de böyle bir şey demedik mi biraz önce?
  • Bizimki konuyu açmak içindi. Evden çıkan öteye yolculuk “niyetini” söyleyebilir. Ötenin neresi olduğunu bilmiyorsunuz. Haritalarda yeri yok. Öte bir “yer” değil, bir bölge değil, örneğin coğrafya açısından. Öteye doğru yola çıkar buna karşın hep beride kalabilirsiniz. Öte yanılsaması, öte yanılgısı yaşayabilirsiniz. “Nereden geliyorsun?” diye sorabilirler. Ne dersiniz? “Öteden geliyorum” diyebilir misiniz? Öteyle beriyi ne ayırır?
  • Zor soru. Uzuyor konu. Uçak gelse bitecek konuşmamız. Bakıyorum da ne zaman geleceği hâlâ belli değil.
  • Bakın, beriye döndün. Şu ortama. Ne güzel konuşuyorduk öteyi, ötede.
  • Konuşmamız ötede mi oluyor? Şimdi biz ötede miyiz?
  • Ayağımız beride, aklımız ötede.
  • Ha, öte böyle bir “şey” mi?
  • Belki bir görünüşü. Tazelendiğimiz, yenilendiğimiz, şaşırdığımız, sarsıldığımız ama öğrendiğimiz; deneyler yaptığımız, denemeler, atılımlar, sunumlar gerçekleştirdiğimiz; benimizi genişleten yaşantılardan dünyaya bakıyor oluşumuz, belki silik de olsa bir öte resmi verebilir.
  • Öteyi anlattığımızda onu beriye indirgemiş olmuyor muyuz?
  • Öteyi “tam” anlatamayız. Öte deneyimi dile hapsedilemez.
  • Anlatmak için gitmiyoruz öteye. Yaşamak için yolculuğumuz.
  • Dünyayı geziyoruz örneğin. Hangi dünyayı geziyoruz dersin? Beride olanı mı? Ötede olanı mı? (Öldükten sonraki dünyayı kastetmiyorum olağan ki!) Soruyu biraz daha genişleteyim: dostluklar yaşıyoruz. Dostlarımız beride mi ötede mi?
  • Yaşadığımız sıkıcı, sığ, çekilmez yaşantılar beride galiba.
  • Öte enayiliğimizi de unutmamalı. Her yaşadığımızı “olağanüstü”, “sarsıcı”, “yeni” sanma yanılgısı.
  • Her nesnenin kendini açabileceği “ötesi” olabilir. Sıradan görünen bir taş parçası örneğin. Kim bilir nasıl bir “tarihi” vardır onun? Nereden çıkmıştır karşımıza? Ne söyler taşın ötesi bize? Neleri açar?
  • Taşın ötesine yolcu var! Birbirimizin ötesine.
  • Herkesin ötesi olmayabilir. Beriye batmış olanlar!
  • Dikkat! İnsanı kötü bir berinin içine soktun. Her nesnenin ötesi var demiştin. Her insanın da ötesi olmalı. Öte gören gözle bakmak gerek.
  • Yola çıkarken öte gören gözümüzle çıkmalı. Öte bir umut. Dünyanın farklı olabileceğine, bu kadar olmadığına.
  • Beriye mahkûm değiliz. Yeter ki öteye yapabileceğimiz yolculuklarımız olsun.
  • Beriyi unutmadan. Kendimizi. Öteye. Ötelenerek. Kendimizi, yaşayabileceğimizi, yaşayarak.
  • Galiba geldi uçağımız. Öte berimiz, pılı pırtımız. Berinin sınırında, ucunda; ötenin eşiğinde.
  • Buluşalım tekrar. Öte konuşalım. Konuyu tekrar açalım.

Bir daha olmaz. Birbirimizin adını öğrensek, telefon numaralarını alsak, hadi birlikte bir yere gidip öte konuşalım desek beriye düşeriz. Bu yaşantımız biriciktir. Ancak bir kez olabilir. Ötemiz açık olsun kardeşim, uçağımızı kaçırmayalım.                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                 

16 Eylül 2024, 12:09 | 16 Kez Görüntülendi.

Yazı Detay Reklam Alanı 728x90

TOPLAM 0 YORUM

    Henüz Yorum Yapılmamış. İlk Yorum Yapan Sen Ol.

YORUM YAP

Lütfen Gerekli Alanları Doldurunuz. *

*