SERENCÂMIMIZ
SERENCÂMIMIZ
Muhabbet hokkasına batırılmış nice eliflerle yazdık, kendimizi buluverdiğimiz yolu. Çünkü sadığız hakikate. Ülfetimiz cana, telifimiz cihanadır.
İnşirah bulmaya girmiştik el bağına. Dost aradık. Sayısız yüzün asmasından koruk devşirdik. Bağ hiçlikle çınladı. Hiçliğin sırrından ötekinin nuruna açıldık.
Giydirilmiş bakış giysileri rahat vermedi, yakışmadı üstümüze. Sahralarına düştük bakışın. Bakamadık.
Deler miydi acep içimizdeki duvarları isyan denen burgu? Vurur muydu kanadını o masum güvercin, kokuşan dünyayı dönüştürecek ihtilâle?
Çirkinlikler çöplüğüne kıvılcım sıçrattık.
Ötekini gören penceremizi kapamadık asla.
Mana kuşunu ötekinin dağlarında aradık. Kafese koymak için değil. Uçmak için onunla.
Telvin kırık sazımızdı. Nice kalplerle birlikte çalıp çığırdık. Temkin, dağın ardındaydı. Yürüdük.
Şimdi yârimle biz, mana mesiresinde teferrüçteyiz.
Encamı yok yolculuğun. Seyir, kâinatın tınısını duyan kulağadır.