EDEBİYAT MEYDANINDA BİR KAÇ YİĞİT: ŞİİİRLE ELEŞTİRİ ÜSTÜNE

EDEBİYAT MEYDANINDA BİR KAÇ YİĞİT: ŞİİİRLE ELEŞTİRİ ÜSTÜNE

EDEBİYAT MEYDANINDA BİR KAÇ YİĞİT: ŞİİİRLE ELEŞTİRİ ÜSTÜNE

                                        

Eleştirmen: Elimde teşrih bıçağı, bilimsel dilimlerle keseceğim şiir seni. Yarıp, içinde dönen anlamları, teorilerle dokuduğum laboratuvarda didikleyerek açıklayacağım. Dibini bulacağım şiir senin, seni çözeceğim, seni anlayacağım, senin neden “böyle bir” şiir olduğunu akademik saygınlık içersinde okura duyuracağım.

 

Eleştirmemen: Benim adım eleştirmemen. Kimileri benim eleştirmen olduğumu sanır. Ben elimde “teşrih” ya da otopsi bıçağıyla dolaşmam. Ben şiiri koklar ve değerlendiririm. Şiir çözülmez azizim! Şiir çözünür. Bakınca anlayıveririm hangisi güzeldir, hangisi kötü. Şiirden anlamak bir sanattır, bir bilim değil! Şiirden anlamayınca, hemen onu otopsi masasına yatırır eleştirmen. Elbette yatırmayanı da vardır. Bence şiir eleştirilmez, tadılır, koklanır, yaşanır. İyi bir şiir okuru eleştiri okumaz. Şiiri duyar, duyurur. Paylaşır. Konuşur. Duygularıyla. Aklıyla da, ama onu kurutmayarak. Eleştiririnin yolu teşrihhâneden geçer. Oradan, otopsi yapılan yerden geçmemek gerek. Eleştirmenin görevi şiiri duyurmak, duyumsanmasını sağlamak olmalıdır.

 

Eleştirmen:  Peki, sen ey “türevim”, değerlendirme ne olacak?

 

Eleştirmemen: Ben senin türevin değilim. Ayrıyım senden. Senin yadsınmış hâlinim. Unutma: Duyan değerlendirir. Değerlendirmenin duygu üzerine, doğrusu yaşantı üzerine dayanması gerekir, “Akıl”, “kuramsal bilgi”  üzerine değil! Değerlendirme aşağıdan yukarıya doğrudur, yukardan aşağı değil!

 

Eleştirmen: Ne kadar karanlık, mistik bir anlayış! Değeri kendinden menkûl bir takım cahil insanlar, şiir üzerine konuşacaklar bu çok ayıp. Gelecek bilimin, gelecek aklın çağı olacaktır.

 

Şair: Neden kimse benim düşüncemi sormuyor? Siz eleştirmenler,  eleştirmemenler, ne kadar çok konuşuyor, ne kadar anlamsız söz üretiyorsunuz!

 

Eleştirmen: Şair sen sus! Sen şiirden anlamazsın! Sen şiir yazmana bak. Biz eleştirmenler, sana ne yazdığını açıklayalım.

 

Sair: Bir dakika! Artık bu saçma sapan tartışmaya katılmam gerektiğini anlıyorum. Lütfen saçmalamayın! Kuramsız şiir olmaz. Bilgisiz, akılsız şiir olmaz. Ne demiş Fuzûlî?

 

Eleştirmemen: Fuzûlî işlerle uğraşmanın anlamı yok. Siz hayatı kuramlarla yaşayanlar. Yuh, size yuh!

 

Sair: Edepsizliğin bu kadarına da pes doğrusu! Sizi gidi felsefe bilmezler sizi! Tüm gözlemlerimiz teori yüklüdür! Teoriyle yaşıyoruz, teoriyle! Biz hayvan değiliz!

 

Eleştirmemen: O nedenle sizin adınızdaki “Ş” nin kuyruğu gidip yerine “S” gelmiş. Teori yemiş “Ş”nizdeki kuyruğu, “S” yapmış!

Sair: Bu tiplemeler sizin dar kafanızdan çıkıyor. Ne dilbilim bilirsiniz, ne de edebiyat kuramı! “Ş” mi “S” yapsanız ne olur? Aklınız sıra benimle eğleniyorsunuz!

 

Dair: Kızmayın sevgili sair! Siz kuramlayın, şair yaşamlasın! Tamamlarsınız birbirinizi! Bırakın eleştirmen de eleştirmemen de konuşsun! Edebiyat bir cumhuriyettir, demokrasiyle yönetilir!

 

Şiir: Kimse beni sormuyor!

 

Dair: Ben de onu diyordum. Eleştirmenle eleştirmemen kapışmışlar, bir de sair denen insan girmiş araya. Şirin kendisinden eser yok!

 

Sair: Canımı sıkmayın ne olur, cahiller! Şiirin kendisi diye bir şey yoktur. Şiir bir teoridir!

 

Eleştirmemen: Şimdi kalkıp seni bir güzel döversem, şiirin teori mi değil mi olduğunu anlarsın! Bir yerlerden bir şeyler bellemişsin teori de teori diye tutturuyorsun! Senin teorin hangi şiiri tatmaya götürür bizi?

 

Sair: Şiir kavun değildir!

 

Eleştirmemen: Sen, tadılacak tek şeyin kavun olduğunu mu sanıyorsun? Teori senin tatma organlarını yemiş bitirmiş. İşin gücün hava atmak! Teori de teori! Teori, kimin teorisi? Şiiri anlamada neden önceliği olsun ki!

 

Sair: O kadar zavallısınız ki, bu söylediğinizin de teori olduğunu anlamıyorsunuz!

 

Eleştirmemen: Teorinin alanı bu denli geniş bu denli “engin”se, teorik bakış da tadabilir, teoriyle de tadılabilir demek ki!

 

Dair: Bende öyle düşünüyorum. Lütfen teoriden korkmayınız Teoriyle duymayı, teoriyle koklamayı, tatmayı öğreniniz!

 

Eleştiri: Şiiri unuttuğunuz gibi beni de unutunuz! Neyim ben? Şairle ilişkim ne?

 

Sair: Sen sus! Teoriden bağımsız, bizim bakış açımızdan bağımsız eleştiri yoktur. Eleştiriler vardır. Her eleştiri bir açıdan görülen eleştiridir, teoriyle görülen eleştirilerdir.

 

Eleştirmemen: Bir öğrenmişsiniz teori de teori! Bu Anglo-Amerikan bir bakış. Kafanızdaki her düşünceye “teori” deme zavallılığı!

 

Dair: Öyle değil! Biz insanlara gerçekliği olanca çıplaklığı ile görme olanağı verilmemiş. İster istemez kendi kültürümüz, inanç düzenimizle görebiliyoruz gerçekliği.

 

Eleştirmen: Eleştirmen iş başında bellidir. Şiire, edebiyat yapıtlarına açtığı ufukla. Onların anlaşılıp yorumlanmasına katkıda bulanabildiği gibi, oluşmalarına, ortaya çıkmalarına da destek verir. Eleştirmensiz şair olamaz. Elbette terside doğru, şairsiz eleştirmen de olanaklı değildir.

 

Dair: Galiba yumuşamaktasınız sevgili eleştirmen! Şiire bakın biraz, eleştiriye bakın! Onların sesini duyun!

Eleştirmen: Sizde mistiksiniz anlaşılan! Ne demek ses duymak? Psikiyatrik varsanıların ne işi olabilir eleştiride. Ben işimi iyi yaparım, uzmanım ben!

 

Eleştirmemen: Uzmansınız anladık ama usta mısınız?

 

Eleştirmen: Onu anlamaya sizin bilginiz yetmez! Önce edebiyat eleştirisi tarihini kuramlarını ve örneklerini inceleyin.

 

Dair: Sen şiir, sen eleştiri, sen eleştirmen, sen eleştirememen, sen sair, sen şair gelin toplanın buraya. Hep birlikte üç kez: “Yaşasın edebiyat, yaşasın edebiyat, yaşasın edebiyat!” diye bağıralım.

 

Eleştirmen: Sizde her şeyi sulandırma eğilimi var, ben gidiyorum.

 

Dair: O zaman ben kendi kendime bağırırım: Yaşasın eleştiri!

 

Sair: Bağırarak edebiyat yapıldığını sananlar, bir gün edebiyatımızdan ayıklanacaktır.

 

Şiir ve Eleştiri birlikte: Demek Türkiye’de bizleri burada görüyorsunuz.

 

Dair: Yanlış! Salak Ahmet Hoca böyle görüyor!

 

                                                                --------------------------------------------------------

                                                                                      Haziran 2008, Ankara

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

              

13 Şubat 2021, 19:21 | 859 Kez Görüntülendi.

Yazı Detay Reklam Alanı 728x90

TOPLAM 0 YORUM

    Henüz Yorum Yapılmamış. İlk Yorum Yapan Sen Ol.

YORUM YAP

Lütfen Gerekli Alanları Doldurunuz. *

*