FUZULİ PARADOKSU
FUZULİ PARADOKSU
"Paradoks" sözcüğünün Eski Yunancada şaşırtıcı anlamları var: Beklenmeyen, inanılmaz, kavranılamaz, olağandışı, harika, yabancı, tuhaf, çarpıcı, kuraldışı... Felsefe ve mantık alanında en ünlülerinden biri Yalancı, Paradoksu. Euclides'in öğrencilerinden Eubulides'in olduğu sanılan: "Bu adam yalan söylediğini söylüyor" sözü doğruysa yanlış (yalan), yanlışsa (yalansa) doğru oluyor. Giritli Paradoksu olarak anılan Giritli Epimenid"es'in söylediği "Bütün Giritliler yalancıdır" savı da bu paradoksun bir diğer biçimi. "Yalan söyleme" savı kendi üzerine yöneldiğinde paradoks ortaya çıkıyor. "Yalan söylüyorum" (Ego dico falsum) paradoksunun Ortaçağda dile getirilişi farklıydı. Eğer, Sokrates "Platon'un dediği yanlış", Platon da "Sokrates'in dediği doğru" savını, ileri sürüyor ve Platon, Sokrates'in bu söylediklerine başka bir şey demiyorsa paradoks ortaya çıkıyordu.
Paradoksların çözümleri için yapılan çalışmalar mantık tarihinde önemli gelişmelere yol açmıştır. İnsan düşüncesinin oluşum ve gelişiminde paradoksların yol açtığı zenginliğe dikkat edelim. Bulunan, yaratılan paradokslara aranan çözümler ve bu çözümler sonucu yeniden ortaya çıkabilen paradokslarla insan düşüncesi, paradoksun özgün anlamlarından birine sahip olacak: Harika!
Paradoksun kuru mantık alanını aşıp şiire uzanan dalları var. Bunlardan birine Fuzûlî Paradoksu diyorum, Fuz0lî'nin şu dizesinden yola çıkarak: "Aldanma ki şair sözü elbette yalandır" (1). Fuzûlî, bu sözleriyle aldatıyor mu, aldatmıyor mu?
Şiirin söyleniş formunu yakalayabilmek için, "üzülme ki, şair sözü elbette üzücüdür”, “Gülme ki, şair sözü elbette gülünçtür” örneklerini oluşturabiliriz. Bu ikircikli, kararsız durum, Fuzûlî Paradoksu'nun önemli bir özelliğidir. Görünüşte şiire aldırmamamız gerektiğini söyler gibidir: "Düşünme ki, şair sözü elbette düşündürücüdür.” Şiir burada kendini yadsıyormuş gibi görünürken, okuru çekim alanı içine almaya çalışmaktadır. Tıpkı Orhan Veli'nin "Gemliğe doğru/ Denizi göreceksin/ Sakın şaşırma" dizelerindeki "şaşırma" uyarısının "şaşır" anlamına gelişi gibi. Öyleyse, Fuzûlî'nin dizesini veznini bozmadan bu dönüşümü yansıtacak biçimde değiştirirsek, "Aldan hadi, şair sözü elbet hakikattir." (2) dizesini elde ederiz. İşte Fuzûlî Paradoksu'nun önemi buradan gelir. O bir paradoks olmanın ötesinde, Eski Yunancadan esinlenerek önereceğim bir deyimle, metadoks’tur, düşüncemizi dönüştürücü, değiştirici önermedir. (1 no. lu öner menin 2 no.lu önermeye dönüşmesidir metadoks!) Öyleyse, “boş verme ki şair sözü elbette yamandır" demeliyiz.
Bu paradoks, düşünce paradokslarından şiirsel paradoksa, doğruluk - yanlışlık mantığından şiir mantığına geçişin paradoksudur. Metadoksa gidişin örneğidir. Mantık, felsefe, şiir üstüne düşünenleri bu paradoksla ilgilenmeye çağırırım.
Nedim'e nazire olarak (benzeterek) bu durumu "Sana kimisi doğru kimisi yanlıştır deyu söyler/Nesin sen haydi söyle doğru musun, yanlış mısın şair" dizeleriyle anlatabiliriz. Şair doğrudur. Bu doğruluk, mantığın "yanlışlığından, paradoksundan kaynaklanarak kendini anlatır. Fuzû1î paradoksu dediğim, şiir ve mantığın kesiştiği alan üstüne düşündürücü ipuçları verdiğini düşündüğüm Paradoksun fuzûlî (boşuna) olmadığını sanıyorum.